#Grafik Tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#Grafik Tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2017 Cumartesi

ADIM ADIM İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Geçmişten Günümüze Sosyal Medya
Sosyal medya artık hayatımızın içinde. Günlük gazetelere ve son dakika haberlerine bakmak çok kolay, hatta çevremizdeki insanların neler yaptıklarına dair ip uçlarına ulaşmak artık neredeyse parmaklarımızın ucunda. Dur durak bilmeyen bir serüven gibi, her gün yeni güncellemelerle karşımıza çıkan ve kendimizi alıkoyamadığımız tehlikeli bir sektör.

1950'li yıllarda Türk Sanat Müziğinin yerine yabancı ve batı müziklerinin ülkemize lanse edilmeye çalışılması, 1990'lı yıllarda çizgi filmlere gizli mesajların yerleştirilmesi gibi toplumumuzun ahlakını bozacak unsurların artmasını göz önünde bulundurursak, sosyal medyanın da olumsuz yönde kullanılabileceğini söylemek boynumuzun borcu. Yoksa kaynak gösterilmeksizin ve nereden geldiği belli olmayan görseller eşliğinde dayatılan bazı hatalı bilgilerin yayılması Siyonizmin yeni silahı mı?



Ağzı Olan Konuşuyor, Fikri Olan Düşünüyor, Olmayan Eleştiriyor.
Yalan bir haberin sahteliğini anlayan her ne kadar çok insan olsa da, doğruluğuna inanan insanlar da var maalesef. Ses montajları, fotoğraflar üzerinde yapılan değişiklikler ve videolar üzerinde yapılan montajlar arttıkça, toplumların birbirlerine olan güveni de azalıyor. Artık insanlar yeni tanıştıkları kişilerin sosyal medya hesaplarını inceledikten sonra arkadaşlıklarını ilerletiyorlar, kimileri sen şu'cusun diyerek ötekileştiriliyor, kimileri de sen bizdensin denilerek standart bir fikir kalıbına sokuluyor. Farklı bakış açısıyla konuya açıklık getirmeye çalışan, aynı topraklar üzerinde yaşadığımızı dile getiren üç beş kişi ise acımasızca eleştiri yağmuruna tutuluyor.

Sosyal Medyada Kişilik Analizi...
Günümüzde sosyal medyanın kullanılış amacı günden güne değişiyor, uzun süreli kullanılan sosyal medya hesaplarından artık kişilik analizi yapılabilir hale geldi, bu durum insanları topluma karşı olumlu yönde mi, yoksa olumsuz yönde mi etkiler bilemeyiz. Bunu kişinin sosyal medyayı kullanım şekli belirler. Olumsuz etkileyebilecek sebeplerden örnek verecek olursak; İnsanları etkileme isteği, egosunu tatmin etme duygusu, beğenilme arzusu gibi bir çok hastalığı da peşine takıyor. Özellikle ergenlik çağlarındaki çocukların bilinçaltı mesajlarla dolu olan medya sektöründen olumsuz şekilde etkilenme olasılığı daha fazladır.

Jenerasyon Çatışması...
Günümüzde teknolojiden anlamayan yaşlı nüfusun git gide yalnızlaşmaya başladığını fark ediyoruz. Bunun sebeplerinden biri; bir kişinin kullandığı sosyal medya hesabının birden fazla olması diyebiliriz. Bayramları ve özel günleri sadece 140 karaktere sığdırıp, görüntülü arama teknolojisinden de faydalanarak hem tatili hem de ev ziyaretlerini aradan çıkartmayı düşünerek biraz ayıp mı ettik! Ne mutlu hem ziyaret edip hem de arayabilene...

Yaşlı nüfusun internetten uzak kalması, sosyal medyadan faydalanamaması her ne kadar jenerasyon kırılmasına yol açsa da hızla gelişen internet sektörü artık iletişimin vazgeçilmez kaynağı haline geldi. "beş dakika daha oturayım anne..." cümlesi bir çocuğun ağzında her ne kadar masum dursa da, kontrolsüz şekilde internet başına bırakılan çocuk için, o kaybettiği beş dakika, beş yıla dönüşebilir. Sık sık telefona bakma isteği, yerli yersiz yapılan cep kontrolleri, kolunda saat varken cep telefonundan saate bakmak gibi davranışlar teknoloji bağımlılığının belirtileri olabilir.



Teknoloji ve internet bağımlılığı...
Teknolojinin insan hayatına getirdiği sayısız faydaları vardır. Ancak bireyin kullanma şekli bu faydaları zarara dönüştürebilir. Teknolojiyi ölçüsüz ve amacı dışında kullanmaya başladığımızda hayatımıza ciddi zararlar verebilir. İnternet ve teknoloji bağımlılığı diğer bağımlılıklar gibi yeni bir teknolojik ürüne ulaşılamadığı zaman kişiyi güçsüz ve zayıf hissettirebilir, bu durum teknoloji bağımlısını ruhen çöküntüye uğratabilir, dolayısıyla çevresindeki insanlara karşı asabi ve asosyal davranışlar sergileyebilir.

Günümüzde bazı kuruluşların teknoloji ve internet bağımlılığını diğer bağımlılıklar ile aynı listeye koyup bu hastalığa karşı savaş açtıklarını biliyor muydunuz?...




Grafik Tasarım & Fotoğraf


31 Ağustos 2016 Çarşamba

VEKTÖR GRAFİK NEDİR

Vektör grafikler çözünürlükten bağımsız, her bir nesne matematiksel ifadelerle oluşturulan ve en önemlisi detay kaybetmeden herhangi bir boyutta yeniden ölçeklendirilebilen grafik türüdür.

Aşağıda görüldüğü üzere vektörel nesne büyüdüğünde herhangi bir büyüme gerçekleşmiyor.




Bitmap Grafik Nedir?
Bitmap türü grafiği tanımlayacak olursak, ilgili imajı oluşturan ve her biri renk bilgisi içeren piksel veya noktaların yan yana ve alt alta dizilmesiyle oluşan grafik türüdür.

Piksel'den kısaca bahsetmek gerekirse bir bitmap görüntüyü oluşturan en küçük noktadır. 

Bitmap grafikler hangi programlarla oluşturulabilir?
Bu tür grafikleri oluşturmak için en bilindik ve en popüler olan Adobe Photoshop'u ilk başta sayabiliriz. Sonrasında uzun zamandır Photoshop'a alternatif olarak gösterilen Corel ve Illüstratörden bahsedebiliriz.

Yine açık kaynaklı ve ücretsiz bir program olan Grimp'i duymuşsunuzdur. Eğer Grimp'in arayüzüne yabancı iseniz Grimpshop'u deneyebilirsiniz. Grimpshop'taki arayüz Photoshop ile hemen hemen aynı yappılmaya çalışılmıştır.

Bitmap grafiklerde en çok kullanılan uzantılar .jpg, .png, .gif, .bmp gibi...

Vektör Grafiklerin Avantajları
Vektör grafikler farklı boyutlar ve farklı renklerde üretilmesi gereken çalışmalarda kullanılmak için idealdir.

Örneğin bir vektörel görsel çalışması büyük bir ilan tahtası için büyütülüp kullanılabilir. Aynı zamanda istenilen derecede küçültülüp kullanılabilir, kalite kaybı olmaksızın çeşitli baskılarda da kullanılabilir.

Vektörel bitmap'lar yeniden şekillendirilip, yeniden renklendirilebilirler.

Vektörler Photoshop gibi piksel tabanlı programlarda kullanıldığı takdirde büyütülüp küçüldüğünde görüntü kaybına, kalite kaybına uğrayabilir.




27 Ağustos 2016 Cumartesi

FOTOĞRAF TEKNİKLERİ


ÖNEMLİ:
İyi bir GRAFİK TASARIMCI iyi bir FOTOĞRAF bilgisine sahip olmalıdır.


- Fotoğraf çekemiyor musunuz?
- Bir kamera aldınız, ilk önce nereye gitsem diye bir sürü plan program mı yapıyorsunuz?
- Çektiğiniz fotoğrafları yayınlamakta zorluk mu çekiyorsunuz?

Korkmayın. Aynı sorunları herkes ilk adımda yaşıyor, önemli olan vazgeçmemek.


Fotoğrafa Giriş

2016 yılına girdiğimiz ilk aylardan itibaren teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte akıllı telefonlarında profesyonel fotoğraf makineleri kadar kaliteli görseller yakaladığını hepimiz biliyoruz.

Fakat, hiç bir akıllı telefonun profesyonel fotoğraf makinesi olamayacağını da bilmeliyiz.

Fotoğrafın kalitesini belirleyen, değişmeyen altın kuralları vardır. Bunlardan birini bile kadraja(kare içerisine) oturtursanız çektiğiniz fotoğrafın kalitesini göreceksiniz.


Bu kurallara bir göz atalım;


1. Dört Nokta Kuralı:


Fotoğrafını çekeceğiniz objeyi tam ortalamak yerine çizgilerin kesiştiği dört noktadan birine objenin açısına göre yerleştirirseniz, fotoğrafa bakılma oranını arttırırsınız.

Bu teknik hem objeyi hemde objenin bulunduğu ortamı gözler önüne serip dikkati tek noktada yoğunlaştırmayı azaltarak, kadraja ferahlık katar.




Çekeceğiniz objeyi mecbur değilseniz ortalamayın, Eğer ortalarsanız göz ortaya odaklanır ve etrafını göremez, dolayısıyla göz yorulur.




































2. Çizgiler ve Perspektif(derinlik)

Gözler Bir kareye baktığı zaman otomatik olarak çizgileri, hatları, birbirini takip eden eşit boyuttaki objeleri takip etmeye başlar.

Bir tanesi bile bozuk olduğunda göz hemen bunu algılar, bu olayı bir sınıfta sınava giren öğrencilerden bir tanesi kafasını çevirdiği anda öğretmenin bunu anında fark etmesi ile bağdaştırabiliriz.

Bir karede Derinlik yakalamak istiyorsak bu illa dümdüz olacak anlamına gelmez.

Bir düzen eşliğinde kadrajın sağ tarafına ya da sol tarafına, göze hoş gelebilecek birbirini takip eden objelerinde perspektifi alınabilir.

Yeterki göz, düzeni takip ederken yorulmasın veya bir engelle karşılaşmasın. Engellerden kastımız farklı bir renk olabilir, yada farklı bir obje hatta belkide farklı bir boyutta duran element.

Sizin bir kadrajda perspektifi bozabilecek unsuru aramak için bir çabanız olmasa bile ilk bakışta o gözünüze çarpacaktır rahat olun. :)


3. Makro(yakın çekim):
















Makro çekimde dikkat etmeniz gereken temel madde odaklamadır.

Bu, bir objenin küçük bir ayrıntısı da olabilir, herhangi küçük bir cisim de olabilir hatta bir doku bile olabilir. Kaliteli bir makro çekim için elinizde bulunan lens 200mm veya üstü olması gerekir.

Odaklayacağınız objenin arka planı bulanık görüneceği için arka plan temasında daha çok renk uyumluluğu aranır. Üç veya daha fazla renk makro yapılan objenin canlılığını ve dikkat çekiciliğini azaltacaktır.

Makro çekimi yaparken sıradan çekim pozisyonları uygulanmamalıdır. Daha ziyade yatay pozisyon ya da diz üstünde dirsekle bacaktan destek alarak çekim yapılabilir.

Not: Makro çekimi yaparken deklanşöre basmadan 2-3 saniye önce nefes tutulması titremeyi önler. Eğer titremeyi önleyemiyorsanız zamanlamalı çekim yapmakta işinize yarayacaktır.


4. Bakış Açısı:
Bir objeye nasıl baktığınız önemlidir. Tabi sadece obje değil, Dünya'ya diğer insanlardan daha farklı baktığınızı düşünüyorsanız hayal gücünüz iyidir demektir.

Bakış açısı demek herkes sağa bakarken senin sola bakman değildir. Senin de sağa baktığında sağa bakanların gördüğü varlıklardan daha farklı varlıklar görmendir.

Özetle bakış açısı aynı objeyi farklı hayallere sığdırmaktır.

Mesela bu fotoğrafta bazı insanlar kirli pasaklı dağınık bir oda görebilir. 

Ama bazı insanlarda yaşanmış anıların olduğunu ve bir takım insanların bu odada nasıl bir hayat yaşadığını hayal edebilir.

(Fotoğraf: Kadıköy sokaklarında terk edilmiş bir han)





küçük faydalı notcuklar:
- Pozlama: Gelen ışığın miktarı ile orantılıdır.

- Gelen ışık ise Enstantane ile orantılıdır. yani enstantane'ye dikkat edin, iso 100 değerinde enstantaneyi arttırabilirsiniz. Olabildiğince az iso değeri verin fazla değer vermek görüntüyü bozabilir. 

- Uzun pozlama için 1/1 den daha düşük enstantane verebilirsiniz.

- Gelen ışık Diyafram ile ilişkilidir. Her değer bir öncekinin yarısı kadar ışık alır.

- Alan değeri "f" ile gösterilir. değer arttıkça bulanıklık değeri azalır.

- Arkaplanı flu tutan portreler çekmek istiyorsanız f/5.6 1/400 sec. ISO: 100 değerleri uygundur.

(İYİ BİR FOTOĞRAF SİZİ EN ÇOK MUTLU EDEN FOTOĞRAFTIR.)

Grafik&Fotoğraf

2 Ağustos 2016 Salı

KURUMSAL KİMLİK NEDİR

Kurumsal Kimlik Nedir?
Kurumsal kimlik isminden de anlaşıldığı gibi bir kurumun kimliğidir. Nasıl ki kimlik kartlarımızda bizim ile ilgili bütün bilgiler içeriyor ise, kurumsal kimlikte de kurumun bütün bilgileri içerir.

Kurumsal kimliğin pazarlamada ve müşteri algısında rolü büyüktür. Herhangi bir kuruma güvenen müşteri, güvendiği kurumun logosunu görmesiyle birlikte bulduğu ürüne daha sıcak yaklaşır. Bu sebeple kimliği sağlam temellere dayalı bir kuruluş her zaman bir adım öndedir.

Kurumsal Kimlik Ne İşe Yarar?
İyi hazırlanmış bir kurumsal kimlik iyi bir imajdır. Bu sebeple hazırlanan kurumsal kimlikte hazırlandığı süreye bakılmaz.

Kurumsal kimlik bir kurumu diğer kurumlardan ayırır, bazen bir amblem, bazen bir slogan, bazende sadece seçilen bir renk tonu bile yeterlidir kendisini anlatmaya. Kullanılan logonun, amblemin ya da logotype'ın kurum ile örtüşmesi çok önemlidir. aksi halde bir zaman sonra yeterli ilgiyi göremediği için, kurum kimliğini yeniden yapılandırmak zorunda kalır. Bu da o kurum için hem maddi hemde manevi bir kayıp olur.

Özetle; Kurum ile bağı güçlü olan kurumsal kimlik tasarımları, reklam yatırımlarınında başarılı olmasını sağlar ve akılda kalıcılık oranını yükseltir.

Kurumsal Kimlik Tasarım Sürecini beş madde halinde sıralayabiliriz
(tabi her tasarımcı kendine göre yol izleyebilir);

1. Tasarım öncesinde yapılacakların listelenmesi ve veri toplanması
2. Tasarım süreci zaman ayarlaması
3. Tasarımların taslak halinde sunumu
4. Sunum sonrası revizeler
5. Tasarımların onaylanması ve baskıya hazırlık

Kurumsal Kimlik Nerelerde Kullanılır?

Kurumsal kimlik iç ve dış etkenler olarak iki ayrı bölümdür;
1. Kurum içinde kullanılanlar
2. Kurum dışında kullanılanlar

Kurum içindeki çalışmalardan bazıları;
- Logo
- Antetli kağıt
- Zarf
- Kartvizit
- Dosya
- Kurum içi dökümanlar vs...

Kurum dışındaki çalışmalardan bazıları;
- Araç giydirme
- Bina cephesi
- Gazete
- Dergi
- Katalog
- Billboard
- Megalight vs...

Not: Eğer ilk defa bir kurumsal kimlik tasarımı yapacaksanız düşük fiyat vermeyin. Hem kendiniz için, hem de piyasa sağlığı için... 
Eklemek istediğiniz veya eleştiri yapmak istediğiniz bir konuda yorum yapabilirsiniz. Teşekkür ederim.


Grafik Tasarımcı

21 Mayıs 2015 Perşembe

SLOGAN NASIL OLMALI


Sloganın Önemi

Anlatmak istediğimiz herhangi bir olguyu, fotoğrafı, resmi yada buna benzer elementleri en sade ve öz kelimelerle anlatabildiğimiz olaya SLOGAN deriz, diğer bir deyişle vurgulamak istediğimiz bölümün kelimelere yansımış biçimidir.

İyi bir slogan üreticisi olmak istiyorsanız hem kelime haznenizin geniş olması gerekiyor hemde biraz hayal gücünüzü kullanabilmeniz gerekiyor. Örneğin; Çikolata firmasının bir slogana ihtiyacı var sizinde gidip bu firmaya slogan olarak "Tam ağzınıza layık" derseniz bende nerede bunda özveri nerede bunda hayal gücü derim. Lakin o sloganın yerine "Herkes ağzının payını alacak" diye bir metin girerseniz, merak uyandırır acaba ne olabilir diye düşünür insan ve daha dikkat çekici samimi bir slogan olmuş olur. Neden mi? hemen açıklayayım... 

Günümüzde sosyal medyanın yaygınlaştığı dönemde insanların birbirleri ile bilhassa gençlerin daha fazla iletişim kurup kaynaştığı ortamda samimi dil her zaman kazanır. Çünkü artık eskisi gibi kibarlık göz önünde bulundurulmuyor saygı daha ön planda tutulup samimi dille yaklaşılmayı insanların arzuladığına eminim.

Bu sebepten dolayı ben hem çevremde gördüğüm kadarıyla hemde çeşitli mecralarda karşıma çıkan şekliyle günümüz slogan tekniklerine daha uygun tasarımları tercih ediyorum yani slogan insanın gelişme evreleriyle doğru orantılıdır, slogan beklentiye göre tasarlanır ürüne göre değil. 

Bazen saatlerce düşünürsünüz çayınız yanınızdadır yanında atıştırmalık çerezleriniz, bilgisayarın karşısında hafif müzik eşliğinde her şey tamam fakat aklınıza bir türlü beklediğiniz kelime gelmiyor, fakat en olmadık zamanda mesela banyoda, mutfakta, buz dolabını kurcalarken ya da uykunuzdan hemen uyandıktan sonra aklınıza o anda aradığınız cümleler gelebilir. Bu demek oluyor ki düşünme eylemi o esnada yapmaya başladığınız olayla ilgili değildir, tasarım işi biraz huzur ister, rahatlık ister genelde rahatladığımız ortamları tercih etmemiz daha uygun olacaktır :)

Teknik açıdan bakacak olursak slogan kullanımında dikkat etmemiz gerekenler hitap edildiği kesimle de alakalıdır, bayanlara bayanların anlayacağı dilde erkeklere erkeklerin anlayacağı dilde çocuklara ise daha çocuksu kelimelerle sloganlar bulunabilir tabi, fakat üç kelimeden fazlası zararlı ve göz yorucu olacağından dolayı akılda kalıcılığı da azalacaktır.

Akılda kalması açısından biraz da merak uyandırması her zaman için idealdir. Buna da zaten TEASER deniyor.

okuduğunuz için teşekkür ederim.

12 Mayıs 2015 Salı

BASKI AŞAMALARI KONTROLLERİ


(Merhaba sevgili dijital grafik okurları bu gün sizlere baskı teknikleri hakkında belkide bildiğiniz fakat aralarından aa buda mı vardı diyebileceğiniz teorilerin çıkabileceği bilgileri vermeye çalışacağım...)



BASKI ÖNCESİ HAZIRLIK

Baskı denilince aklımıza ne gelir? Benim aklıma çıktı almak gelir bu terimi ilk duyduğum zaman şaşırmıştım hatta özellikle aramıştım anlamını, ben prensip olarak bilmediğim kelimeleri biliyormuş gibi yapıp daha sonrasında gizlice araştırmayı, öğrenmeyi tercih ederim.

Baskı demek; yaptığımız soyut dijital çalışmaların elle tutulur hale geçmesi demektir.
Bu bir ambalaj olabilir, etiket olabilir, afiş, katalog, broşür vs. çıktı alınabilecek her şey buna dahildir.

Baskı öncesi hazırlık dediğimiz olaysa çalışmamız henüz dijital platformdayken çalışmanın ebatları olsun, renk uyumu olsun, kesim payları olsun bu gibi basım anında ortaya çıkabilecek sorunları önceden sezip düzeltmektir esasında.

Peki bu nasıl olacak?
Şöyle ki, kullandığımız program güncellendikçe alternatiflerimiz de artmaktadır. Bu yüzden sürümleri takip etmek yenilikleri incelemek her zaman bir grafik tasarımcının yararına olacaktır, tabi biraz da sabır.

Mesela yaptığımız çalışma InDesign dökümanında ve bu çalışmada hatalar var zaten sol alt köşede kırmızı nokta olarak programın kendisi hatanın nerede olduğunu gösteriyor o yüzden bu programı kullanmanızın size kolaylık sunacağını söyleyebilirim. 

Sizin tek yapmanız gereken ölçüleri iyi tutturmak ve her zaman dikkatli çalışmaktır. Ve kesinlikle aynı dökümanlar, fotoğraflar, görseller farklı dosyalarda bulunmasın. bu kafanızı karıştırabilir ve programın taşınabilirliğini zorlaştırır.

Lak dediğimiz bir olay vardır. Kapak görsellerinin görsel yüzeylerinin olduğu bölgeleri hafif parlak ve pürüzsüz kayganımsı bir yapıda basılmasını sağlar. Burada dikkat etmeniz gereken nokta; Her zaman basılı işlerde 0,3 mm - 0,5 mm oranlarda fazlalık payı bırakmanızdır. Çünkü matbaa ile yayınevi bazen anlaşamaz, teknolojik problemler yaşayabilir, siz işinizi sağlama alın.


BASKI SONRASI KONTROLLER

Eğer sayıca fazla olan bir çalışmayı baskıya göndermişsek göndermeden önce bir yada iki adet çıktı alıp hataları kontrol etmekte fayda var, bu gibi kontrolleri yapmamız toplu basımlarda hata oranını düşürecektir ve daha kaliteli sonuçlar elde edeceğinize eminim.

Aynı zamanda baskı sonrası kontrollerde her zaman örnek çıktı almanız hem kendiniz için hem de müşteri için daha faydalı olacaktır.

Baskı kontrolü yapılmadan gönderilen işlerde en sık rastlanan hatalardan birisi renk tonudur, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi renk uyumunda dikkat etmemiz gereken mantık çok basittir aslında, kullandığımız çalışmalarda global renkler kullanırsak hata payları neredeyse sıfıra inecektir. Bu yüzden Pantone renklerin kullanılmasını çalışmalarınız ve bu mesleğin gelişimi açısından şiddetle tavsiye ederim.

ve iyi çalışmalar dilerim...

Ahmet Furkan ONAT
Grafik&Fotoğraf

14 Nisan 2015 Salı

SADE BİR TASARIM YAPMAK İÇİN NELER GEREKİR

Nasıl Sade Yaparım?

Bir tasarıma başlamadan önce yapılması gereken şeylerden bir tanesi de vurguladığımız objedir. Yani açıklayacak olursak, bir fotoğraf makinesi düşünelim profesyonel olanından, bu makinenin çekim esnasında deklanşöre yarım basıldığında ekranın ortasındaki kırmızı noktanın bulunduğu yerdeki nesnenin netleştiğini, arka plan ve diğer nesnelerin ise flu olduğunu görürüz, bunun sebebi makinenin o elemanı vurgulamak istemesidir yani odaklanmasıdır, nasıl ki bir derse konsantre olmamız için kafamızı karıştıran ses, ışık yada farklı araç gereçleri ortadan kaldırırız, makinede bunun aynısını ekranda yapar. Yani konsantre olur, Konumuza dönersek odaklanmamızı istediğimiz objenin yönü, açısı, rengi, tonu, boyutu ve bu gibi özellikleri diğer objelerden daha geri planda olmamalı, kullandığımız obje sayısı da çok önemli bu hususta. Eğer obje sayısı farklıysa renk tonunu düşürürsünüz, obje sayısı az ise arka plan daha sade kullanılır. yani her zaman zıtlık kazanır bu durumda. 

Bir örnek verelim.

Mesela BATMAN filminin bir afişini düşünün, aklınıza kovalama sahnesinin olduğu resim ortasında da yazıların bulunduğu bir afiş gelebilir, fakat BATMAN yapımcılarının sizce artık insanları etkilemek için merak uyandırmak için bu tür resimleri kullanmasına ihtiyacı var mıdır? bence yoktur. Ortaya bir yarasa ikonu yerleştirir, arkasında elemanın siluetini koyar alın size sade bir aksiyon dolu BATMAN film afişi. Çünkü insanlar artık biliyor o filmin ne kadar aksiyon dolu olduğunu bunu ekstra afişlerde belirtmesine gerek yok.




Sadelikte çekicilik çok önemlidir. Ne kadar sadeliğe kaçarsanız o kadar merak uyandırırsınız, ve unutmayın sadelik detay ile paraleldir. bakınız SUPERMAN filminin afişine, neredeyse hiç uğraşmamışlar denecek kadar basit gibi gözükse de, insanların filmin detayını bildikleri için yalnızca filmde kullanılan ikonu yerleştirmişler.

Bunun nedenini şöyle basitleştirebiliriz;
Ses düşünün, her hangi bir ses, biri size bana sesi nasıl tanımlarsın nasıl görselleştirebilirsin dediğimde ne yaparsınız, bana ilk sorduklarında bir ses bombası çizmiştim, siz o hataya düşmeyin ve bir ses bombası yerine hoparlör ikonu çizin kenarına birkaç kapalı parantez çizin çok daha dikkat çekici ve sade olacaktır.

Not: Bazen bir konuyu anlatmak için nasıl tek bir kelime yetiyorsa, görmek istediğimiz unsur da detaylarda saklanıyor olabilir.



Grafik&Fotoğraf

20 Mart 2015 Cuma

GRAFİK İLETİŞİM NEDİR

Grafik İletişim

Grafik iletişimde birkaç temel unsurlar vardır bunlar "Gönderici - mesaj - iletişim aracı - alıcı" dır.
Bu terimleri teker teker ele alacak olursak; 

- Gönderici:

Bir iletiyi alıcıya iletmede ki en önemli etkendir gönderici, eğer gönderici olmazsa ne bir alıcı vardır nede bir iletişim aracı. Gönderici ileteceği mesajı alıcıya iletmeden önce belirli bir mesaj kalıbına koyar ve göndereceği iletiyi karşısındaki toplumun veya bireyin anlayabileceği dile dönüştürür. Yani gönderici dediğimiz terim gönderenin kendisidir.

- Mesaj:

Mesaj terimi Grafik İletişimin barındırdığı içeriktir, Gönderici bu terimde neyi nasıl anlatmak istiyorsa tamamen kendi kriterlerine dayalı olarak mesajı adlandırılabilir. Mesaj terimini günlük hayatımızdaki SMS ler ile karıştırmamalıyız. Grafikteki Mesaj görsel yolla da olabilir, yazı yoluyla da olabilir veya herhangi bir sübliminasyonu hangi yolla iletmek isterseniz buna Grafikte Mesaj adı verebiliriz. Yeter ki alıcıya ulaşan ve onun kapasite sınırlarını zorlamayacak bir içerik olsun.

Mesela günümüzde sık sık karşılaştığımız haberlerdeki algı operasyonları, filmlerde özellikle bazı karelere yerleştirilen materyaller bunlara örnek olabilir. Ancak bu mesajlar gizli olacak diye bir kayıt yoktur. Açık bir şekilde de mesajlar göndericiye aşılanabilir.

- İletişim aracı:

İletişim aracı dediğimiz olay Mesajı ileten araçtır. Örneğin; bir afiş tasarlıyorsunuz bilgileri yazıyorsunuz ve bu afişi dağıtıyorsunuz, afişi gören kişi bizim tasarımda kullandığımız yazı karakterleri olsun, renkler olsun, bilgileri anlayabildiği zaman iletişim aracını doğru kullanmışız demektir. Grafikteki İletişim aracı dediğimiz bu afişi dağıtan, gönderen, baskısını yapan değil afişin kendisidir. Yani mesajda kullanılan donelerdir. Bu ayrıntıya dikkat edelim. Yani kısaca; Mesajı gönderdiğimiz araç değil Mesajı kullandığımız yerdir İletişim aracı.

- Alıcı: 

Alıcı dediğimiz olay buraya anlattığımız maddelerin karşı tarafa aktarılmasıdır yani o kadar afiş hazırladık, broşür hazırladık yada katalog hazırladık bunlar ne olacak canımız sıkıldığında bakmayacağız her halde, bunların bir alıcısı bir sonucu olmalı, Alıcıda bu sonuç oluyor o kadar uğraştınız emek verdiniz alıcı olmalı ki iletişim gerçekleşebilsin. Alıcının geri bildirim yoluyla göndericiye dönüş sağladığı zaman kaliteli bir iletişim gerçekleşmiştir diyebiliriz.

yazıyı 2017 yılında güncelledim okuduğunuz için teşekkür ederim.





Kaliteli bir iletişim unsuru hazırlamadan önce bilmeniz gereken bir kaç teori:


Bu maddeleri detaylı olarak incelemek için üzerine tıklayabilirsiniz.

Grafik&Fotoğraf

18 Mart 2015 Çarşamba

İLETİŞİM NEDİR

Nedir Bu İletişim Arkadaş?!

Bu sıkıcı terimi kısaca özetlemek gerekirse;

"Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarını sağlayan bir süreçtir.

Bana kalırsa iletişim bu zamanda insanların aynı dili kullanıp birbirleriyle iletişim kuramamalarıdır. İnsanlar sürekli bir eleştiri içerisindeler sürekli birbirlerini eleştirme gereği duyuyorlar adeta. Bazı insanlar savunduğu görüşü ölümüne savunuyor sanki kendisine bir faydası varmış gibi mücadele içine giriyor.

Farklı bir açıdan girdim kabul ediyorum...

Kısaca anlatmak istersek iletişim kelimesinin 2018 yılı tanımı şu; Anlamını kaybetmiş bir terim olarak günümüzde birbirlerine, tanıdıkları veya tanımadıkları insanlara karşı asılsızca iftiralar atıp birbirlerini kışkırtmak için kullandıkları araçtır.
Ahmet Furkan ONAT


Ama tabi ki iletişimin günümüzdeki önemi çok büyüktür. Hele ki faydalarını araştıracak olursak şöyle sıralayabiliriz;
Etkili İletişim Becerileri:
• Kendini tanımak
• Kendini açmak ve kendini doğru ifade etmek
• Karşımızdakini etkin ve ilgili dinlemek
• Empati kurabilmek (kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyabilmek)
• Hoşgörülü ve önyargısız olmak
• Eleştirilere karşı açık olmak
• Beden dili, göz kontağı, hitap, ses düzeyi vb. kurabilmek.
İyi Bir Dinleyicinin Özellikleri:
• Dikkatini karşısındaki kişiye verir.
• Konuşmacıyı sözünü kesmeden dinler.
• Göz teması kurar.
• Son sözü söylemek için çabalamaz.
• Dinlerken vereceği cevabı düşünmez.
• Yargılamadan, suçlamadan dinler (önyargılı değildir).
• duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışır.
• Dinlerken başka bir işle meşgul olmaz.
• Konuşmacının sözlerine olduğu kadar sözsüz mesajlarına da dikkat eder.
• Konuşmacının duygu ve düşüncelerine anladığını gösteren sözlü ifadelerde bulunur.
İletişimde Yapılan Hatalar
• Emir vermek - tehdit etmek
• Uyarmak - konuyu saptırmak
• İsim takmak - sınamak
• Öğüt vermek - eleştirmek
• Yargılamak - nutuk çekmek
• Suçlamak - alay etmek
Kitle iltişimi: İletişimin bazı teknikler kullanarak çok sayıda kişiyi etkileyecek biçime getirilmesine “kitle iletişimi”, bunun için kullanılan araçlara da “kitle iletişim araçları” denir. kitle iletişim araçlarının amacı, düşünce, fikir ve haberleri çok kısa zamanda geniş kitlelere ulaşmaktadır.
Başlıca kitle iletişim araçları; gazete, dergi, radyo, televizyon, internet, mektup, telgraf, telsiz v.b.dir. İlkçağlarda duman, posta güvercini, davul vs. dir.
Kamuoyu: Herhangi bir konuda halkın genel karar ve düşüncelerine kamuoyu denir. kamuoyu oluşmasında kitle iletişim araçları önemli bir yere sahiptir. Çünkü geniş kitlelere çok hızlı ulaşabilmektedir.
Kitle İletişim Araçlarının Faydaları
•Eşitlik ve özgürlük fikirlerinin yaygınlaşmasına
•İnsan haklarına saygılı olunmasına
•Yurt ve Dünya barışının korunmasına
•Demokrasinin gelişmesine
•İnsanların eğlenmelerine
•İnsanların eğitilmelerine katkısı olmuştur.

Okuduğunuz için teşekkür ederim...

Grafik&iletişim