#photoshop etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#photoshop etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2016 Perşembe

NEDEN PARA KAZANAMYORUM - YOUTUBE PÜF NOKTALARI



Nereye Kadar YouTube ?

Bir zamanlar "ya oyun oynayarak para mı kazanılırmış git ders çalış!" diyen amcalarımıza dedelerimize sorarım, o küçük gördüğünüz hakir gördüğünüz sırf ders çalışmıyor diye dışladığınız çocuklar şimdi internet fenomeni haline geldi ve gelmeye devam ediyorlar.

Vazgeçilmez video paylaşım platformu olan YouTube'i Google satın aldıktan sonra çok büyük değişikliklere imza attı. Daha bundan birkaç yıl önce yani 2013-2014 yıllarında "Abone Ol" butonunu piyasaya sürdükten sonra ben şahsım adına söylüyorum o butonu çok ciddiye almadım. Facebook ve Twitter varken YouTube'de kim birbirini takip eder ki dedikten sadece iki yıl sonra kanallar bir güncelleme ile para kazanabilir hale geldi.

Bazı insanlarımızın paraya biraz düşkün olduğu aşikar. Oyundan futbola, makyajdan yemek tariflerine birbirinden farklı kategorilerde bir çok kanal ortaya çıkmaya başladı ve başlar başlamaz hemen ardından şikayetlerde gelmeye başladı. "hani çok az para geliyor, bu ne la buda paramı, aman ben sıkıldım uğraşamıycam." gibi...

Sanıldığının aksine aslında YouTube'den o kadar kolay para kazanılmıyor. Hemde Türkiye gibi reklama yatırımın çok az olduğu bir ülkede...

Gelin bunu detaylı inceleyelim;

YouTube aslında çok cimri bir platformdur. Bunu da yine bir Google aracı olan Blog sitesinde yazmam biraz komik tabi..

Yurt dışında ortalama bir reklam başına ayrılan bütçe 10$ ise bu rakam Türkiyede 0,01$, ne kadar komik değil mi?

Bundan yola çıkarak şunu tavsiye ederim ki eğer ingilizceniz çok iyiyse kesinlikle ingilizce içerik üretin.

Gençlerin bir hevesle bir heyecanla başladığı içerik üreticiliği bir yerden sonra sıkmaya başlıyor ve para kazanamadıklarından şikayet edip yarıda bırakıyorlar, bu da internetin bir video çöplüğüne dönmesine sebep oluyor.

Yani bir konuyla ilgili kaliteli veya kelitesiz olsun çok fazla video atıldığı için artık deneme yanılma yolu ile kaliteli olan video yu bulabiliyoruz.

Özgün içerikler üretmek yerine ya da sırf birilerine izletmek beğendirmek için paylaşımlar yapıldığı sürece ne üreticiler mutlu olur ne de istediği videoyu izlemek isteyen insanlar.

Kısaca YouTube senin videona para vermiyor ya da senin videona tıklandı diye sana yüzlerce dolar para vermez bunu bekleme.

Biraz acımasızca olacak ama YouTube'nin senin videona ihtiyacı yok bu tür kanallar YouTube'nin sürümden kazandığı projedir sadece.

Teknik içeriğe girecek olursak: YouTube PÜF NOKTALARI

Adwords dediğimiz bir sistem vardır, bir kelime başına ödenen para bu sistemle çalışmaktadır. YouTube bunu otomatik ayarlar.

Eğer içeriğinde bir otel kelimesi geçiyorsa veya bir araba markası kelimesi geçiyorsa YouTube otomatik olarak o videoya otel reklamı veya araba markası reklamı atar. Senin kazanacağın para o reklamda kullandığın kelimeye o firma ne kadar bütçe ayırmışsa 1000 izlenme başına veya reklam tıklaması başına o kadar para kazanırsın.

Yani senin paranı YouTube vermez kullandığın kelimeler verir.

Bu yüzden attığınız videolara oluşturduğunuz içeriklere dikkat edin.

Oyun videoları paylaşıyorsanız güncel oyunları oynamanızda ve takip etmenizde fayda var. Büyük kanalları takip ederseniz sürekli güncel paylaşımlar yaptıklarını fark edeceksiniz. Eğer birbaşkasının oynadığı oyun çok izlenmişse sizde o oyun izleniyor diye aynısını yapmaya çalışırsanız ne özgünlük kalır nede zevk alırsınız.

Eğitim videoları mı paylaşıyorsunuz. Aynı konuları anlatmayın mesela Photoshop eğitimi veriyorsunuz tutupta araçları kutuları anlatmayın, bunu yüz bin kanal yapıyor zaten. Araçları anlatmak yerine bir araçla farklı ne yapılabilir gibi yöntemlerini püf noktalarını anlatın, işte ozaman dikkat çekersiniz.

İlginç bilgiler mi paylaşıyorsunuz. Evet genelde 51. bölge Deepweb bunlardan en ünlü olanları ve herkes bu içerikleri paylaşıyor ben dahil. mesele burada farklı bilgiler bulmak değil tabiki araştırarak farklı bilgilerde bulacaksınız o ayrı, ama anlatmak istediğim aynı bilgi içerisindeki farklı bir tio farklı bir olgu. Mesela Deepwebte ortaya çıkan yeni bir görüntü yada video. başlığı altında bilgi içeriği oluşturabilirsiniz.

Tekrar söylüyorum işin püf noktası izlenme sayısı değil izlenme dakikası. YouTube kanalınızın demografi sekmesini sürekli takip edin kitle tutma sekmesini sürekli takip edin, özgün olun, dürüst olun, doğru tagler atın, kazanın :)

Ve malesef sektörün hastalığı olan 1vs1, 2vs2 olan birbirlerini karşılıklı takip etme meselesine gelince; tek kelimeyle boşuna vakit kaybı bir süre sonra bunlar siliniyor boşuna çabalamayın. Benim kanalımın izlenme kitlesi %98 abone olmayan kullanıcılardan geliyor. yani abonelik çok önemli değil.

Son zamanlarda reklam veren dostu olan YouTube artık argo kelimelere ve +18 tehlikeli kelimelere ödeme yapmıyor. yani boşu boşuna videoları çalıpta platformu kirletmeyin.


Sırf izlenme kasmak için de spam etiketler atıyorsunuz ya, sadece ke
ndinizi kandırırsınız. artık karşınızda yapay zeka var. 

Kendi reklamlarınıza tıklamayın arkadaşlarınıza tıklatmayın.

Bunlar hesabınızın kapanmasına veya ceza almasına vesile olacaktır.

Daha fazla püf noktası ve sorularınız olursa yorumlarınızı bekliyorum.

Fakir kanalımada göz atabilir abone olabilirsiniz :) 
Youtube Kanalı için TIKLAYINIZ





İyi içerik üretmeler...



Grafik Tasarım & Fotoğraf

31 Ağustos 2016 Çarşamba

VEKTÖR GRAFİK NEDİR

Vektör grafikler çözünürlükten bağımsız, her bir nesne matematiksel ifadelerle oluşturulan ve en önemlisi detay kaybetmeden herhangi bir boyutta yeniden ölçeklendirilebilen grafik türüdür.

Aşağıda görüldüğü üzere vektörel nesne büyüdüğünde herhangi bir büyüme gerçekleşmiyor.




Bitmap Grafik Nedir?
Bitmap türü grafiği tanımlayacak olursak, ilgili imajı oluşturan ve her biri renk bilgisi içeren piksel veya noktaların yan yana ve alt alta dizilmesiyle oluşan grafik türüdür.

Piksel'den kısaca bahsetmek gerekirse bir bitmap görüntüyü oluşturan en küçük noktadır. 

Bitmap grafikler hangi programlarla oluşturulabilir?
Bu tür grafikleri oluşturmak için en bilindik ve en popüler olan Adobe Photoshop'u ilk başta sayabiliriz. Sonrasında uzun zamandır Photoshop'a alternatif olarak gösterilen Corel ve Illüstratörden bahsedebiliriz.

Yine açık kaynaklı ve ücretsiz bir program olan Grimp'i duymuşsunuzdur. Eğer Grimp'in arayüzüne yabancı iseniz Grimpshop'u deneyebilirsiniz. Grimpshop'taki arayüz Photoshop ile hemen hemen aynı yappılmaya çalışılmıştır.

Bitmap grafiklerde en çok kullanılan uzantılar .jpg, .png, .gif, .bmp gibi...

Vektör Grafiklerin Avantajları
Vektör grafikler farklı boyutlar ve farklı renklerde üretilmesi gereken çalışmalarda kullanılmak için idealdir.

Örneğin bir vektörel görsel çalışması büyük bir ilan tahtası için büyütülüp kullanılabilir. Aynı zamanda istenilen derecede küçültülüp kullanılabilir, kalite kaybı olmaksızın çeşitli baskılarda da kullanılabilir.

Vektörel bitmap'lar yeniden şekillendirilip, yeniden renklendirilebilirler.

Vektörler Photoshop gibi piksel tabanlı programlarda kullanıldığı takdirde büyütülüp küçüldüğünde görüntü kaybına, kalite kaybına uğrayabilir.




27 Ağustos 2016 Cumartesi

FOTOĞRAF TEKNİKLERİ


ÖNEMLİ:
İyi bir GRAFİK TASARIMCI iyi bir FOTOĞRAF bilgisine sahip olmalıdır.


- Fotoğraf çekemiyor musunuz?
- Bir kamera aldınız, ilk önce nereye gitsem diye bir sürü plan program mı yapıyorsunuz?
- Çektiğiniz fotoğrafları yayınlamakta zorluk mu çekiyorsunuz?

Korkmayın. Aynı sorunları herkes ilk adımda yaşıyor, önemli olan vazgeçmemek.


Fotoğrafa Giriş

2016 yılına girdiğimiz ilk aylardan itibaren teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte akıllı telefonlarında profesyonel fotoğraf makineleri kadar kaliteli görseller yakaladığını hepimiz biliyoruz.

Fakat, hiç bir akıllı telefonun profesyonel fotoğraf makinesi olamayacağını da bilmeliyiz.

Fotoğrafın kalitesini belirleyen, değişmeyen altın kuralları vardır. Bunlardan birini bile kadraja(kare içerisine) oturtursanız çektiğiniz fotoğrafın kalitesini göreceksiniz.


Bu kurallara bir göz atalım;


1. Dört Nokta Kuralı:


Fotoğrafını çekeceğiniz objeyi tam ortalamak yerine çizgilerin kesiştiği dört noktadan birine objenin açısına göre yerleştirirseniz, fotoğrafa bakılma oranını arttırırsınız.

Bu teknik hem objeyi hemde objenin bulunduğu ortamı gözler önüne serip dikkati tek noktada yoğunlaştırmayı azaltarak, kadraja ferahlık katar.




Çekeceğiniz objeyi mecbur değilseniz ortalamayın, Eğer ortalarsanız göz ortaya odaklanır ve etrafını göremez, dolayısıyla göz yorulur.




































2. Çizgiler ve Perspektif(derinlik)

Gözler Bir kareye baktığı zaman otomatik olarak çizgileri, hatları, birbirini takip eden eşit boyuttaki objeleri takip etmeye başlar.

Bir tanesi bile bozuk olduğunda göz hemen bunu algılar, bu olayı bir sınıfta sınava giren öğrencilerden bir tanesi kafasını çevirdiği anda öğretmenin bunu anında fark etmesi ile bağdaştırabiliriz.

Bir karede Derinlik yakalamak istiyorsak bu illa dümdüz olacak anlamına gelmez.

Bir düzen eşliğinde kadrajın sağ tarafına ya da sol tarafına, göze hoş gelebilecek birbirini takip eden objelerinde perspektifi alınabilir.

Yeterki göz, düzeni takip ederken yorulmasın veya bir engelle karşılaşmasın. Engellerden kastımız farklı bir renk olabilir, yada farklı bir obje hatta belkide farklı bir boyutta duran element.

Sizin bir kadrajda perspektifi bozabilecek unsuru aramak için bir çabanız olmasa bile ilk bakışta o gözünüze çarpacaktır rahat olun. :)


3. Makro(yakın çekim):
















Makro çekimde dikkat etmeniz gereken temel madde odaklamadır.

Bu, bir objenin küçük bir ayrıntısı da olabilir, herhangi küçük bir cisim de olabilir hatta bir doku bile olabilir. Kaliteli bir makro çekim için elinizde bulunan lens 200mm veya üstü olması gerekir.

Odaklayacağınız objenin arka planı bulanık görüneceği için arka plan temasında daha çok renk uyumluluğu aranır. Üç veya daha fazla renk makro yapılan objenin canlılığını ve dikkat çekiciliğini azaltacaktır.

Makro çekimi yaparken sıradan çekim pozisyonları uygulanmamalıdır. Daha ziyade yatay pozisyon ya da diz üstünde dirsekle bacaktan destek alarak çekim yapılabilir.

Not: Makro çekimi yaparken deklanşöre basmadan 2-3 saniye önce nefes tutulması titremeyi önler. Eğer titremeyi önleyemiyorsanız zamanlamalı çekim yapmakta işinize yarayacaktır.


4. Bakış Açısı:
Bir objeye nasıl baktığınız önemlidir. Tabi sadece obje değil, Dünya'ya diğer insanlardan daha farklı baktığınızı düşünüyorsanız hayal gücünüz iyidir demektir.

Bakış açısı demek herkes sağa bakarken senin sola bakman değildir. Senin de sağa baktığında sağa bakanların gördüğü varlıklardan daha farklı varlıklar görmendir.

Özetle bakış açısı aynı objeyi farklı hayallere sığdırmaktır.

Mesela bu fotoğrafta bazı insanlar kirli pasaklı dağınık bir oda görebilir. 

Ama bazı insanlarda yaşanmış anıların olduğunu ve bir takım insanların bu odada nasıl bir hayat yaşadığını hayal edebilir.

(Fotoğraf: Kadıköy sokaklarında terk edilmiş bir han)





küçük faydalı notcuklar:
- Pozlama: Gelen ışığın miktarı ile orantılıdır.

- Gelen ışık ise Enstantane ile orantılıdır. yani enstantane'ye dikkat edin, iso 100 değerinde enstantaneyi arttırabilirsiniz. Olabildiğince az iso değeri verin fazla değer vermek görüntüyü bozabilir. 

- Uzun pozlama için 1/1 den daha düşük enstantane verebilirsiniz.

- Gelen ışık Diyafram ile ilişkilidir. Her değer bir öncekinin yarısı kadar ışık alır.

- Alan değeri "f" ile gösterilir. değer arttıkça bulanıklık değeri azalır.

- Arkaplanı flu tutan portreler çekmek istiyorsanız f/5.6 1/400 sec. ISO: 100 değerleri uygundur.

(İYİ BİR FOTOĞRAF SİZİ EN ÇOK MUTLU EDEN FOTOĞRAFTIR.)

Grafik&Fotoğraf

2 Ağustos 2016 Salı

KURUMSAL KİMLİK NEDİR

Kurumsal Kimlik Nedir?
Kurumsal kimlik isminden de anlaşıldığı gibi bir kurumun kimliğidir. Nasıl ki kimlik kartlarımızda bizim ile ilgili bütün bilgiler içeriyor ise, kurumsal kimlikte de kurumun bütün bilgileri içerir.

Kurumsal kimliğin pazarlamada ve müşteri algısında rolü büyüktür. Herhangi bir kuruma güvenen müşteri, güvendiği kurumun logosunu görmesiyle birlikte bulduğu ürüne daha sıcak yaklaşır. Bu sebeple kimliği sağlam temellere dayalı bir kuruluş her zaman bir adım öndedir.

Kurumsal Kimlik Ne İşe Yarar?
İyi hazırlanmış bir kurumsal kimlik iyi bir imajdır. Bu sebeple hazırlanan kurumsal kimlikte hazırlandığı süreye bakılmaz.

Kurumsal kimlik bir kurumu diğer kurumlardan ayırır, bazen bir amblem, bazen bir slogan, bazende sadece seçilen bir renk tonu bile yeterlidir kendisini anlatmaya. Kullanılan logonun, amblemin ya da logotype'ın kurum ile örtüşmesi çok önemlidir. aksi halde bir zaman sonra yeterli ilgiyi göremediği için, kurum kimliğini yeniden yapılandırmak zorunda kalır. Bu da o kurum için hem maddi hemde manevi bir kayıp olur.

Özetle; Kurum ile bağı güçlü olan kurumsal kimlik tasarımları, reklam yatırımlarınında başarılı olmasını sağlar ve akılda kalıcılık oranını yükseltir.

Kurumsal Kimlik Tasarım Sürecini beş madde halinde sıralayabiliriz
(tabi her tasarımcı kendine göre yol izleyebilir);

1. Tasarım öncesinde yapılacakların listelenmesi ve veri toplanması
2. Tasarım süreci zaman ayarlaması
3. Tasarımların taslak halinde sunumu
4. Sunum sonrası revizeler
5. Tasarımların onaylanması ve baskıya hazırlık

Kurumsal Kimlik Nerelerde Kullanılır?

Kurumsal kimlik iç ve dış etkenler olarak iki ayrı bölümdür;
1. Kurum içinde kullanılanlar
2. Kurum dışında kullanılanlar

Kurum içindeki çalışmalardan bazıları;
- Logo
- Antetli kağıt
- Zarf
- Kartvizit
- Dosya
- Kurum içi dökümanlar vs...

Kurum dışındaki çalışmalardan bazıları;
- Araç giydirme
- Bina cephesi
- Gazete
- Dergi
- Katalog
- Billboard
- Megalight vs...

Not: Eğer ilk defa bir kurumsal kimlik tasarımı yapacaksanız düşük fiyat vermeyin. Hem kendiniz için, hem de piyasa sağlığı için... 
Eklemek istediğiniz veya eleştiri yapmak istediğiniz bir konuda yorum yapabilirsiniz. Teşekkür ederim.


Grafik Tasarımcı

21 Mayıs 2015 Perşembe

SLOGAN NASIL OLMALI


Sloganın Önemi

Anlatmak istediğimiz herhangi bir olguyu, fotoğrafı, resmi yada buna benzer elementleri en sade ve öz kelimelerle anlatabildiğimiz olaya SLOGAN deriz, diğer bir deyişle vurgulamak istediğimiz bölümün kelimelere yansımış biçimidir.

İyi bir slogan üreticisi olmak istiyorsanız hem kelime haznenizin geniş olması gerekiyor hemde biraz hayal gücünüzü kullanabilmeniz gerekiyor. Örneğin; Çikolata firmasının bir slogana ihtiyacı var sizinde gidip bu firmaya slogan olarak "Tam ağzınıza layık" derseniz bende nerede bunda özveri nerede bunda hayal gücü derim. Lakin o sloganın yerine "Herkes ağzının payını alacak" diye bir metin girerseniz, merak uyandırır acaba ne olabilir diye düşünür insan ve daha dikkat çekici samimi bir slogan olmuş olur. Neden mi? hemen açıklayayım... 

Günümüzde sosyal medyanın yaygınlaştığı dönemde insanların birbirleri ile bilhassa gençlerin daha fazla iletişim kurup kaynaştığı ortamda samimi dil her zaman kazanır. Çünkü artık eskisi gibi kibarlık göz önünde bulundurulmuyor saygı daha ön planda tutulup samimi dille yaklaşılmayı insanların arzuladığına eminim.

Bu sebepten dolayı ben hem çevremde gördüğüm kadarıyla hemde çeşitli mecralarda karşıma çıkan şekliyle günümüz slogan tekniklerine daha uygun tasarımları tercih ediyorum yani slogan insanın gelişme evreleriyle doğru orantılıdır, slogan beklentiye göre tasarlanır ürüne göre değil. 

Bazen saatlerce düşünürsünüz çayınız yanınızdadır yanında atıştırmalık çerezleriniz, bilgisayarın karşısında hafif müzik eşliğinde her şey tamam fakat aklınıza bir türlü beklediğiniz kelime gelmiyor, fakat en olmadık zamanda mesela banyoda, mutfakta, buz dolabını kurcalarken ya da uykunuzdan hemen uyandıktan sonra aklınıza o anda aradığınız cümleler gelebilir. Bu demek oluyor ki düşünme eylemi o esnada yapmaya başladığınız olayla ilgili değildir, tasarım işi biraz huzur ister, rahatlık ister genelde rahatladığımız ortamları tercih etmemiz daha uygun olacaktır :)

Teknik açıdan bakacak olursak slogan kullanımında dikkat etmemiz gerekenler hitap edildiği kesimle de alakalıdır, bayanlara bayanların anlayacağı dilde erkeklere erkeklerin anlayacağı dilde çocuklara ise daha çocuksu kelimelerle sloganlar bulunabilir tabi, fakat üç kelimeden fazlası zararlı ve göz yorucu olacağından dolayı akılda kalıcılığı da azalacaktır.

Akılda kalması açısından biraz da merak uyandırması her zaman için idealdir. Buna da zaten TEASER deniyor.

okuduğunuz için teşekkür ederim.

12 Mayıs 2015 Salı

BASKI AŞAMALARI KONTROLLERİ


(Merhaba sevgili dijital grafik okurları bu gün sizlere baskı teknikleri hakkında belkide bildiğiniz fakat aralarından aa buda mı vardı diyebileceğiniz teorilerin çıkabileceği bilgileri vermeye çalışacağım...)



BASKI ÖNCESİ HAZIRLIK

Baskı denilince aklımıza ne gelir? Benim aklıma çıktı almak gelir bu terimi ilk duyduğum zaman şaşırmıştım hatta özellikle aramıştım anlamını, ben prensip olarak bilmediğim kelimeleri biliyormuş gibi yapıp daha sonrasında gizlice araştırmayı, öğrenmeyi tercih ederim.

Baskı demek; yaptığımız soyut dijital çalışmaların elle tutulur hale geçmesi demektir.
Bu bir ambalaj olabilir, etiket olabilir, afiş, katalog, broşür vs. çıktı alınabilecek her şey buna dahildir.

Baskı öncesi hazırlık dediğimiz olaysa çalışmamız henüz dijital platformdayken çalışmanın ebatları olsun, renk uyumu olsun, kesim payları olsun bu gibi basım anında ortaya çıkabilecek sorunları önceden sezip düzeltmektir esasında.

Peki bu nasıl olacak?
Şöyle ki, kullandığımız program güncellendikçe alternatiflerimiz de artmaktadır. Bu yüzden sürümleri takip etmek yenilikleri incelemek her zaman bir grafik tasarımcının yararına olacaktır, tabi biraz da sabır.

Mesela yaptığımız çalışma InDesign dökümanında ve bu çalışmada hatalar var zaten sol alt köşede kırmızı nokta olarak programın kendisi hatanın nerede olduğunu gösteriyor o yüzden bu programı kullanmanızın size kolaylık sunacağını söyleyebilirim. 

Sizin tek yapmanız gereken ölçüleri iyi tutturmak ve her zaman dikkatli çalışmaktır. Ve kesinlikle aynı dökümanlar, fotoğraflar, görseller farklı dosyalarda bulunmasın. bu kafanızı karıştırabilir ve programın taşınabilirliğini zorlaştırır.

Lak dediğimiz bir olay vardır. Kapak görsellerinin görsel yüzeylerinin olduğu bölgeleri hafif parlak ve pürüzsüz kayganımsı bir yapıda basılmasını sağlar. Burada dikkat etmeniz gereken nokta; Her zaman basılı işlerde 0,3 mm - 0,5 mm oranlarda fazlalık payı bırakmanızdır. Çünkü matbaa ile yayınevi bazen anlaşamaz, teknolojik problemler yaşayabilir, siz işinizi sağlama alın.


BASKI SONRASI KONTROLLER

Eğer sayıca fazla olan bir çalışmayı baskıya göndermişsek göndermeden önce bir yada iki adet çıktı alıp hataları kontrol etmekte fayda var, bu gibi kontrolleri yapmamız toplu basımlarda hata oranını düşürecektir ve daha kaliteli sonuçlar elde edeceğinize eminim.

Aynı zamanda baskı sonrası kontrollerde her zaman örnek çıktı almanız hem kendiniz için hem de müşteri için daha faydalı olacaktır.

Baskı kontrolü yapılmadan gönderilen işlerde en sık rastlanan hatalardan birisi renk tonudur, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi renk uyumunda dikkat etmemiz gereken mantık çok basittir aslında, kullandığımız çalışmalarda global renkler kullanırsak hata payları neredeyse sıfıra inecektir. Bu yüzden Pantone renklerin kullanılmasını çalışmalarınız ve bu mesleğin gelişimi açısından şiddetle tavsiye ederim.

ve iyi çalışmalar dilerim...

Ahmet Furkan ONAT
Grafik&Fotoğraf

14 Nisan 2015 Salı

SADE BİR TASARIM YAPMAK İÇİN NELER GEREKİR

Nasıl Sade Yaparım?

Bir tasarıma başlamadan önce yapılması gereken şeylerden bir tanesi de vurguladığımız objedir. Yani açıklayacak olursak, bir fotoğraf makinesi düşünelim profesyonel olanından, bu makinenin çekim esnasında deklanşöre yarım basıldığında ekranın ortasındaki kırmızı noktanın bulunduğu yerdeki nesnenin netleştiğini, arka plan ve diğer nesnelerin ise flu olduğunu görürüz, bunun sebebi makinenin o elemanı vurgulamak istemesidir yani odaklanmasıdır, nasıl ki bir derse konsantre olmamız için kafamızı karıştıran ses, ışık yada farklı araç gereçleri ortadan kaldırırız, makinede bunun aynısını ekranda yapar. Yani konsantre olur, Konumuza dönersek odaklanmamızı istediğimiz objenin yönü, açısı, rengi, tonu, boyutu ve bu gibi özellikleri diğer objelerden daha geri planda olmamalı, kullandığımız obje sayısı da çok önemli bu hususta. Eğer obje sayısı farklıysa renk tonunu düşürürsünüz, obje sayısı az ise arka plan daha sade kullanılır. yani her zaman zıtlık kazanır bu durumda. 

Bir örnek verelim.

Mesela BATMAN filminin bir afişini düşünün, aklınıza kovalama sahnesinin olduğu resim ortasında da yazıların bulunduğu bir afiş gelebilir, fakat BATMAN yapımcılarının sizce artık insanları etkilemek için merak uyandırmak için bu tür resimleri kullanmasına ihtiyacı var mıdır? bence yoktur. Ortaya bir yarasa ikonu yerleştirir, arkasında elemanın siluetini koyar alın size sade bir aksiyon dolu BATMAN film afişi. Çünkü insanlar artık biliyor o filmin ne kadar aksiyon dolu olduğunu bunu ekstra afişlerde belirtmesine gerek yok.




Sadelikte çekicilik çok önemlidir. Ne kadar sadeliğe kaçarsanız o kadar merak uyandırırsınız, ve unutmayın sadelik detay ile paraleldir. bakınız SUPERMAN filminin afişine, neredeyse hiç uğraşmamışlar denecek kadar basit gibi gözükse de, insanların filmin detayını bildikleri için yalnızca filmde kullanılan ikonu yerleştirmişler.

Bunun nedenini şöyle basitleştirebiliriz;
Ses düşünün, her hangi bir ses, biri size bana sesi nasıl tanımlarsın nasıl görselleştirebilirsin dediğimde ne yaparsınız, bana ilk sorduklarında bir ses bombası çizmiştim, siz o hataya düşmeyin ve bir ses bombası yerine hoparlör ikonu çizin kenarına birkaç kapalı parantez çizin çok daha dikkat çekici ve sade olacaktır.

Not: Bazen bir konuyu anlatmak için nasıl tek bir kelime yetiyorsa, görmek istediğimiz unsur da detaylarda saklanıyor olabilir.



Grafik&Fotoğraf

26 Mart 2015 Perşembe

GRAFİK TASARIMDA RENK



Grafik Tasarımda Renk
Grafikte Renk Olmazsa olmazdır sevgili arkadaşlar, Grafik demek renk demektir bunlar kardeş gibiler biri olmadığında diğeri de olmaz hatta kardeşten de öte varlıklardır renk olmasaydı ben bu bölümü okumayı tercih etmezdim yeter ki kullanmayı bilin bu renkler size o kadar güzel görseller sunar ki, o kadar dikkat çekici acayip bir şeyler karşınıza çıkacaktır ki siz bile çalışmalarınızın sonucunda şaşıracaksınız. Size tavsiyem bitirdiğiniz bir çalışmayı ertesi gün tekrar kontrol edin tekrar bakın, beyin algoritmanız gözlerinizden daha hızlı çalıştığı için hatalarınızı görme ihtimaliniz zaman geçtikçe artacaktır ve daha çarpıcı bir tasarımcı olarak insanlar üzerinde etkiniz olacaktır benden söylemesi. :)


Renk dediğimiz şey iki türden oluşmaktadır birisi baskı renkleri diğeri ise ışık sayesinde oluşan renklerdir. Rengin özü ışıktır ışık yoksa renk yoktur, Işığın maddeye encekte ettiği sırada etrafa yayılan görsel maddeciklerdir renkler.

Renk olmazsa hayatımızda bir tat eksikliği hissederiz bazı maddeleri kokusuyla, bazı maddeleri tadıyla, bazı maddeleri ise renkleriyle algılarız, yani gördüğümüz maddenin ne ile ilişkili olduğunu renklerle de ayırt edebiliriz. Bu da demek oluyor ki bazı kurumsal markaların sadece renklerini gördüğümüzde bize hangi markaları çağrıştırdığını hissedebiliriz.

Işık renkleri dediğimiz olay (RGB) renkleri Red Green Blue olarak üç ana renklerin birleşmesinden meydana gelen çeşitli renk bileşenleridir. Yani ışığın gözümüze yansıttığı renkler RGB renkleridir.

Bilgisayarda çalışmalarımızı yaparken RGB renklerini günümüz dijital baskı teknikleri ile çok fazla renk kaybına uğramadan basabilirsiniz fakat yinede baskı çeşidine göre ayarlarınızı tekrar kontrol etmenizde fayda olacaktır. Baskıdan ziyade tasarımlarımızda kullanabileceğimiz renk türlerinden bahsedelim...

Genelde sade tasarım denildiğinde aklımıza tek renk afişler gelmektedir fakat bu içerik yada renk söz konusu olduğu zaman kullandığımız obje kalabalığı bu sadeliği yada zenginliği belirtir yani üç renk kullanımında da sadelik ortaya çıkabilir tek renk kullanımında da sadelik elde edilebilir, bu bizim hayal gücümüze kalmış bir şeydir.

Renk kullanımında afişimizin yada herhangi bir tasarım çalışmamızda zıt renkler kullanmalıyız, daha etkili tasarımlar elde etmek istiyorsak canlı renkleri kullanıp sloganımızı yada kullandığımız objenin boyutunun da çok fazla göze sokulmamasına dikkat etmeliyiz ki insanlar okumakta zorluk çekmesin bizim insanımız narindir, kibardır kalabalığa gelemez malumunuz İstanbul'a 17 milyon insan seyahat ederken kalabalıktan yeterince bunalmış insanların yüz ifadesi her sabah hal ve hareketlerinden okunabiliyor maalesef.

CMYK renkleri baskı da daha sıklıkla gördüğümüz ve kullandığımız renklerdir Cyan Magenta Yellow Black olarak dört ana renklerin birleşiminden meydana gelen çeşitli renk tonlarıdır. En sondaki Black yerine Key yani anahtar renk olarak ta anılabiliyor.

Bu renklerin RGB renklerinden ayrıldığı özellik; mesela RGB olarak çalışmamızda belirli bir renk seçtik fakat bu rengin baskıda daha koyu veya daha açık renkli olarak görürüz fakat CMYK olarak çalışsaydık böyle bir sorunla karşılaşmazdık. (daha çok detay var fakat bu çok farklı bir konu)

Hatalıysam lütfen iletişime geçin. Teşekkürler...


24 Mart 2015 Salı

GRAFİK TASARIM VE TOPLUM

Grafik Tasarım da Toplum

Yaptığınız bir afiş, broşür ya da herhangi bir reklam mecrası kullandığınız zaman bu tasarımın içeriği belirli bir insan kitlesine hitap etmesi gerekmektedir. Anonim bir afiş yada broşür olmaz. olursa o zaman iş sanata dönüşür, sanatı gerçekleştirmek için ise belirli bir seviyeye gelmiş olmak ve bir imza taşıyabilmek gerekmektedir. Hiç bir zaman kötü iş yoktur kötü çalışma yoktur. belirli topluma hitap etmeyen iş yahut çalışma vardır. bu yüzden hiç bir eleştirinin moralinizi bozmasına izin vermeyin... Sizi öldürmeyen eleştiri sizi güçlendirmeli...

Gel gelelim konumuza; Yaptığınız çalışma 0-6 yaş grubuna hitap ediyorsa ki bu yaş aralığı genelde ebeveyn yaş aralığıdır yani o yaşta ki bebelere değil de ailelere hitap eder bu sizi şaşırtmasın. Bu tür çalışmalarda 3 renk ve üzeri kullanılabilir fakat çok fazla abartılı olmamak koşulu ile süslü materyaller kullanılabilir. Hepimiz bebeyken renkli maddelere dikkat çekmez miydik?

7-14 yaş aralığı tam ergenlik çağıdır ve kimin ne istediğinin belli olmadığı her an her şeyi yapabilecek tehlikeli bir yaş aralığıdır bu yaş aralığında fazla müstehcen içerikli çalışmalar yapılmamasına özen gösterilmelidir yoksa ileride sapık, tehlikeli ve gözleri dönmüş nesiller yetişebilir. siz ne demek istediğimi anladınız :) Yaptığınız çalışmanın şekli, rengi önemli değildir çünkü tamamen değişken yaratıklardır bu yaş aralığında bulunan genç insanlarımız :)

15-25 yaş aralığı ise artık yavaş yavaş kişilik oturmuş kişi ne istediğini, doğruyu yanlışı ayırabilecek yaştadır ve en fazla 2 renkten oluşan tek görselle yetinebileceğimiz türden ve fazla süsten kaçınarak çalışmalar yapmamızda fayda olacaktır. ve bu yaş aralığında özellikle sloganın etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Yaş ortalamalarına göre yapılan çalışma şekillerini sıraladık şimdi ise biraz mesleki toplumlara göre inceleyip ona göre birkaç teori vereceğim sizlere.

Siyasi Toplumlara Yapılan Çalışmalar: Politika alanında çalışan ve ilgisi olan insanlara her zaman sade ve kesinlikle tek renkten oluşan net metin yazılı sade bir çalışma öneririm. Çünkü politikayla ilgilenen insanlarımız maalesef kafalarını görsel güzelliğe veremedikleri için algı problemi yaşarlar ve böyle insanlarımızın sanat alanındaki itikatları biraz zayıftır o yüzden çok çaba sarf etmeye gerek kalmamaktadır.

Gıda ve Mutfak Alanı Toplumlarına Yapılan Çalışmalar: Bu alan da yaptığımız çalışmalar daha çok ana renkler çekici renkler kullanılarak yapılması tercih edilir. Neden diye soracak olursanız ünlü yemek markalarının kullandıkları renklere bakarsanız anlarsınız iştah açıcı renkler her zaman canlı renklerdir. İnsanların kafasında "Dur şurayı da bir deneyelim" düşüncesi oluşur ve her gün 20 insanın bunu dediğini düşünürsek ayda 560 insan yapar, 10 TL den hesaplarsak 5600 TL sadece deneyen insanlardan kazanırsınız bunu da böylece hesaplamış olduk :) Yani kısaca canlı renk ve canlı yemek fotoğrafları kullanalım diyebiliriz.

Ticaret Alanında Yapılan Çalışmalar: Bu alanımızda yaptığımız çalışmaların yalan ve sahte reklam olmamasına dikkat edilmelidir. yani dikkat çekeceğiz diye insanları kandırırsak batarız buna dikkat etmemiz gerekir. Çok fazla yazıya önem vermeden ürün detaylarını yazıp fiyatını belirtip birde koyabiliyorsak ürünün fotoğrafını koymamız yeterlidir. Çünkü bizim insanımız fiyata bakar geçer ne yazdığını anlayan dikkat eden çok azdır yine detay verilir fakat çok karmaşık bir şekilde yazılmamalıdır tasarımda.



              Grafik tasarımın toplumdaki önemini olabildiğince yazmaya çalıştım sizinde faydalanmanızı ve sizinde bilgilerinizden faydalanmayı isterim diğer konularla karşınızda olacağım iyi çalışmalar dilerim.... eskik yada faydalı olabileceğini düşündüğünüz bir konu olursa lütfen yorum atın...


Ahmet Furkan ONAT
Grafik&Fotoğraf


20 Mart 2015 Cuma

GRAFİK İLETİŞİM NEDİR

Grafik İletişim

Grafik iletişimde birkaç temel unsurlar vardır bunlar "Gönderici - mesaj - iletişim aracı - alıcı" dır.
Bu terimleri teker teker ele alacak olursak; 

- Gönderici:

Bir iletiyi alıcıya iletmede ki en önemli etkendir gönderici, eğer gönderici olmazsa ne bir alıcı vardır nede bir iletişim aracı. Gönderici ileteceği mesajı alıcıya iletmeden önce belirli bir mesaj kalıbına koyar ve göndereceği iletiyi karşısındaki toplumun veya bireyin anlayabileceği dile dönüştürür. Yani gönderici dediğimiz terim gönderenin kendisidir.

- Mesaj:

Mesaj terimi Grafik İletişimin barındırdığı içeriktir, Gönderici bu terimde neyi nasıl anlatmak istiyorsa tamamen kendi kriterlerine dayalı olarak mesajı adlandırılabilir. Mesaj terimini günlük hayatımızdaki SMS ler ile karıştırmamalıyız. Grafikteki Mesaj görsel yolla da olabilir, yazı yoluyla da olabilir veya herhangi bir sübliminasyonu hangi yolla iletmek isterseniz buna Grafikte Mesaj adı verebiliriz. Yeter ki alıcıya ulaşan ve onun kapasite sınırlarını zorlamayacak bir içerik olsun.

Mesela günümüzde sık sık karşılaştığımız haberlerdeki algı operasyonları, filmlerde özellikle bazı karelere yerleştirilen materyaller bunlara örnek olabilir. Ancak bu mesajlar gizli olacak diye bir kayıt yoktur. Açık bir şekilde de mesajlar göndericiye aşılanabilir.

- İletişim aracı:

İletişim aracı dediğimiz olay Mesajı ileten araçtır. Örneğin; bir afiş tasarlıyorsunuz bilgileri yazıyorsunuz ve bu afişi dağıtıyorsunuz, afişi gören kişi bizim tasarımda kullandığımız yazı karakterleri olsun, renkler olsun, bilgileri anlayabildiği zaman iletişim aracını doğru kullanmışız demektir. Grafikteki İletişim aracı dediğimiz bu afişi dağıtan, gönderen, baskısını yapan değil afişin kendisidir. Yani mesajda kullanılan donelerdir. Bu ayrıntıya dikkat edelim. Yani kısaca; Mesajı gönderdiğimiz araç değil Mesajı kullandığımız yerdir İletişim aracı.

- Alıcı: 

Alıcı dediğimiz olay buraya anlattığımız maddelerin karşı tarafa aktarılmasıdır yani o kadar afiş hazırladık, broşür hazırladık yada katalog hazırladık bunlar ne olacak canımız sıkıldığında bakmayacağız her halde, bunların bir alıcısı bir sonucu olmalı, Alıcıda bu sonuç oluyor o kadar uğraştınız emek verdiniz alıcı olmalı ki iletişim gerçekleşebilsin. Alıcının geri bildirim yoluyla göndericiye dönüş sağladığı zaman kaliteli bir iletişim gerçekleşmiştir diyebiliriz.

yazıyı 2017 yılında güncelledim okuduğunuz için teşekkür ederim.





Kaliteli bir iletişim unsuru hazırlamadan önce bilmeniz gereken bir kaç teori:


Bu maddeleri detaylı olarak incelemek için üzerine tıklayabilirsiniz.

Grafik&Fotoğraf